Wednesday, January 11, 2012

İlker Başbuğ sadece İlker Başbuğ değildir!

27 Mayıs köklü revizyon, 12 Mart ince ayar, 12 Eylül fabrika ayarlarına dönme teşebbüsü, 28 Şubat ise bin yıl sürecek hayaldi. Ama şimdi ne oldu dersiniz?

11 Ocak 2012 Çarşamba - 10:13

Bülent Korucu'nun yazısı

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tutuklandı. Suçlu olup olmadığına mahkeme karar verecek. Kuvvetli suç şüphesinin yargıya yakalanması ve şüphelinin kimliğine bakılmaksızın üzerine gidilmesi iyiye işaret. Hukuk, gücünü adaletten ve eşit uygulamadan alır. Üniforma veya bürokratik konumun sağladığı gayr-i kanuni dokunulmazlıklar birer birer ortadan kalkıyor. Kazanımları fazla abartıp rehavete kapılmadan geldiğimiz noktanın değerini vurgulamalıyız.

Bu soruşturmaları önemli kılan, herhangi bir yüksek bürokratın sigaya çekilmesi değil. Başbakanlık müsteşarı aynı etkiyi yapmaz mesela. Askerler kurguladıkları paralel devletin mümessili olduğundan etki katlanarak büyüyor. Cumhuriyet’in öncesine sarkan, sonrasında ise kurumlaşan iki başlı bir devletimiz var(dı). Halkın önünde hesap veren ve onun adiyattan taleplerini karşılayan legal devletti. Ali menfaatlerin takipçisi (!) ve ülkenin gerçek sahibi ise paralel kurgulanmış illegal devletti. Askerler iki yapının da üstünde, arabaya koşulmuş iki atın dizginlerini elinde tutan muktedirlerdi. Darbeler ise gevşeyen dizginleri toparlama işlemiydi. Vesayet kurumları yıpranıp mevzi kaybettikçe sisteme müdahale edildi. Rejime ayar verirken bedel ödemek de istemediler. Kurtarıcıları arzulamamız ve medyun olmamız için şartlar olgunlaştırıldı. 27 Mayıs köklü revizyon, 12 Mart ince ayar, 12 Eylül fabrika ayarlarına dönme teşebbüsü, 28 Şubat ise bin yıl sürecek hayaldi. 2000’li yıllarda sistemin bakım zamanı geldiğini düşünenler çoğunluktaydı. Ancak şartlar bir türlü olgunlaştırılamadı. Bugüne kadar denenen yollar tekrarlandı, daha ileri arayışlar gündeme geldi. Yine de olmadı. Zamanla tersi süreçler ortaya çıktı. Meşru devlet, halkın desteğini yanına alarak gölge devletin mevzilerine girdi. Zinde güçler zayıfladı, suça bulaşanlar kendilerini hesap sandalyesinde buldu. Şimdi oyunu yeniden kurma ve ilişkileri baştan tanımlama zamanı. ‘Tek devlet’ hayalini gerçekleştirmek için gölgeden kurtulmak zorundayız. Gölgenin yegâne çaresi ise alabildiğine ışık. Yeni anayasayla beraber mevzuatımızı baştan sona gözden geçirmeliyiz.

Ama hepsinden önemlisi yapacağımız hukuku uygulamak. Yoksa adam öldürmek, darbe yapmak hiçbir zaman serbest olmadı bu ülkede… Sadece zayıflara uygulanan kanunlarla buraya geldik. İlker Başbuğ’un tutuklanması bir üst düzey bürokratın tutuklanmasından öte bir şeydir netekim.

Aksiyon dergisi

etiketler: haber, yorum, bülent korucu, ilker başbuğ, 27 mayıs, 12 mart, 12 eylül, 28 şubat, devlet, Cumhuriyet, menfaat, Başbakanlık, suç, bürokrat,




yakamoz02

No comments: